Bakır Cezve Seti
Bakırın ve gümüşün maddesel özellikleri olarak, içindeki yiyeceği en homojen şekilde ısıtabildiğini düşünürsek, ve bunu sadece tabanından değil de tüm çeperlerinden olduğunu, neden bin yıllardır bakırın vazgeçilmez bir mutfak ürünü olduğunu daha da rahat anlayabiliriz.
Soy’un hikayesini biliyorsunuzdur ama kısaca anlatayım.
Emir Ali Enç, diplomat bir ailenin oğlu ve her güzel hikaye nasıl mutfakta başlıyorsa bu hikaye de öyle başlıyor.
Diplomat olmak için sınavlara çalışırken, stresini atmak için mutfağa giriyor, pişirdiği yemeklerde annesinin bakır tencerelerine duyduğu özlem ile eksik olan bir bakır tencereyi aramaya başlıyor internette, ve araştırmaları hep ona Fransa’yı işaret ediyor.
En eski bakırcılık zanaatının Türkiye ve Suriye’de olduğu halde neden bu ülkelerin öne çıkmadığını merak ediyor, arıyor tarıyor Türkiye’de istediği kalitede bir tencere yok.
Böylece kafaya bakır işini takıyor, bakır dedin mi Gaziantep gelir akla, ama Gaziantep’te kendisini eğitecek bakır ustası bulamayınca, Suriye’de Halep’te 7 ay bir ustanın yanına gidip kazan döverek işe başlıyor.
Araştırıyor, okuyor, çalışıyor ve 2010’da Soy’u kuruyor.
Soy’un ilk çekiç ustası kendisi, şu an onun yanında 6 usta daha çalışıyor, yer yer ihtiyaca göre o da tezgâha geçiyor, bakır dövüyor. İmalathanesi Büyük Yeni Han’da, Kapalıçarşı’da.
Bakır ustalığının, el ustalığının ve bakırı en iyi elle dövebilen uluslardan biri olan Türkiye’nin bu pazarda en önce yer alması gerektiği gerçeğine bizi tekrar taşıyan bir girişim olarak görüyorum Soy’u.
Kullandığı bakırın milimetresi ve ustalığı ile büyük fark yaratarak, en iyi dünya markalarından biri olmaya hızla yaklaşıyor.
Hele de Türk kahvesinin şanına yakışan, böyle incelikle düşünülmüş ve ustaların ellerinde can bulmuş, evladiyelik cezve böyle olunca...